Ani kalp krizi riskine dikkat!
5 min readGündelik hayatın en büyük stres etkenlerinden biri de trafik. İster direksiyon başında olunsun, ister toplu taşıma araçlarında yolculuk edilsin ağır ve gitmeyen trafik ruhsal sıkıntıyla birlikte fiziksel sorunlara da sebep olabiliyor. Bu sorunlardan biri de kalp krizi. Genellikle haberlerde sıkça duyduğumuz “Direksiyon başında kalp krizi geçirerek kaza yaptı” haberlerinin de kaynağı olan bu sorun pek çok kişiyi yakından ilgilendiriyor. Memorial Şişli Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Sabri Demircan, trafik ve yolculuğun kalp üzerine etkileri hakkında bilgi verdi.
Trafik stresi kalp hızını artırıyor
Ülkemizde meydana gelen trafik kazaları yüzde 94 insan kaynaklı olmaktadır. Trafik kazalarını tetikleyebilen ve bunu 30’a katlayan kalp krizinin en temel sebebi, stres, sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşamdır. Bunun yanında akmayan trafiğin içinde sıkışıp kalmak günlük yaşantıda kişilerin fiziksel ve ruhsal sağlığı açısından en büyük tehdit unsurunu oluşturmaktadır. Son günlerde özellikle trafikte yaşanan tartışmalar, toplu taşıma yerine araçların tercih edilmesiyle oluşan trafik yoğunluğu kişilerde büyük bir strese sebep olurken; kalp krizini de tetikleyebilmektedir.
Stres bir insanın savunma mekanizmasıdır. Bir insan sinirlendiği zaman ya da başa çıkamayacağını düşündüğü bir durumla karşılaştığında beyin vücuda bazı sinyaller gönderir ve vücut alarm durumuna geçer. Bu durumda kişilerin nefes alış verişi hızlanır, vücut ısısı yükselir, kalbi daha hızlı çarpmaya başlayabilir. Ancak bu durumun abartılması, aşırı öfke durumu, düzensiz ve sağlıksız bir hayatla birleştiğinde sadece ruhsal çöküntüye değil kalp krizi gibi durumlara neden olmaktadır. Araştırmalar, stresin kardiyovasküler hastalık ya da ciddi bir koroner veya serebral olay riskini artırdığını uzun süredir göstermektedir.
Yoğun stres damarlara
zarar veriyor
Uzun süren geçmeyen bir stres kanda adrenalin ve kortizon
dediğimiz hormonu artırmaktadır. Bunlar damarların iç tabakasına zarar veren
hormonlardır. Uzun süren streslerde damarlar içindeki kanın akışkanlığını
etkileyerek kalp ve damar hastalıklarının oluşumuna yatkınlık sağlamaktadır.
Sigara içimi, hareketsiz bir yaşam, sağlıksız beslenme alışkanlıkları gibi
faktörlerin hepsi kalbi ve damarları olumsuz etkilemektedir . Uzun süreli
streslerde damarların ve kalbin gereğinden fazla kasılması nedeniyle ani kalp
krizleri de meydana gelmektedir.
Direksiyon başında bu
belirtilere dikkat!
Kişilerin araç kullanırken yoğun bir stres altına girmesi
kaçınılmazdır. Ancak pek çok kişi bu stresi ciddi bulmamakla birlikte bazı
belirtileri de atlamaktadır. Araç kullanırken aşağıdaki durumları yaşayanların
trafikten kendilerini çekmesi ve en yakın sağlık kuruluşundan yardım alması
gerekmektedir:
- Göğüste baskı, doluluk hissi, göğsün eziliyormuş gibi hissedilmesi
- Göğüs bölgesinde ağrı
- Baş dönmesi
- Mide bulantısı, idrar yapma isteği
- Soğuk soğuk terlemek
- Vücut ısısının düşmesinin hissedilmesi
- Bu belirtilere eşlik eden omuzlar, kollar, sırtın üst kısmı, dişler ya da çene ağrıları
- Karın, mide ağrısı, reflüye benzer belirtiler
- Herhangi bir neden olmaksızın aniden kaygılı bir ruh halinin hakim olması
- Kalbin çok hızlı çarpması ya da düzensiz kalp çarpıntısı, nefes darlığı.
Uçakta da yaşanabilir
Bazı kişilerin ciddi anlamda uçak fobisi bulunmaktadır. Uçuş
korkusu yaşayan insanların uçağa binmekte ısrarcı olmamaları hem kendi
sağlıkları hem de uçuş emniyeti açısından hayati önem taşımaktadır. Trafikte
yaşanabilen stresin hemen hemen aynısı uçakta da yaşanabilmektedir. Bu stresin
yanında düşme, yükseklik, türbülans korkusu bu stresi artırabilmektedir. Uçak
yolculuğu kalp krizi riskini artırmaz ama kalp hastalarına ya da risk altındaki
kişilere olumsuz etkilerde bulunabilir. Yolculuk öncesi uçağa yetişme telaşı,
check-in kuyrukları, taşınan bagajlar, rötar, hava muhalefeti kişiler üzerinde
bir stres oluşturur. Bu strese yükseklik korkusu, uçağın kalkışı ve ani
yükselişi ile hava boşluklarındaki ani irtifa düşüşleri yolcular üzerinde büyük
stres oluşturacaktır. Uçak ile seyahat korkusu da ayrı bir risk teşkil
etmektedir. Yeni kalp krizi geçirenlerin, stent uygulananların, by-pass
geçirenlerin, kontrolsüz yüksek tansiyon ile ritm bozukluğu yaşayanların, bacak
damarlarında pıhtı tespit edilenlerin tamamen iyileşmeden uçakla yolculuk
etmemeleri önerilmektedir.
Kalp kontrolü şart
Özellikle ailesinde erken yaşta (50 yaşın altında) kalp
hastalığından ölümler olan ya da sebebi açıklanmamış ani kayıplar bulunan
kişiler, yaşları ne olursa olsun yaşamları boyunca en az bir kez kalple
ilişkili bir check-up çalışması yaptırmalıdır. Bu tetkikler sonucu normal
sınırdaysa, 40 yaşına kadar benzer check-up tetkiklerinin 5 yılda bir
yapılması, 40 yaşından sonra ise, kalp damar hastalığı açısından risk faktörü
taşıyan, ailesinde birinci derece akrabalarında kalp hastalığı olan, sigara
içen, tansiyon ve kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı olan kişilerde de check-up’ı
yılda bir defa yaptırmaları önerilmektedir. Kalp- damar problemi
bulunmayanların uçak korkusu için ise ayrıca bir uzmandan yardım almaları,
kendileri için doğru bir karar olacaktır.