16 November 2024

"Global Düşün, Yerel Uygula"

İstanbul’da “uyuz” vakalarında artış yaşanıyor

5 min read

İstanbul’da bugünlerde artış göstermeye başlayan uyuz vakalarıyla ilgili vatandaşları uyaran Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Zekai Kutlubay, bu yıl “dirençli uyuz vakalarında” patlama yaşandığını söyledi. Kutlubay, “Parmak aralarında küçük küçük su toplayan kabarcıklar ya da S şeklinde kırık çizgiler, el bileği içi civarında küçük sivilce benzeri kaşıntılı yaralar, koltuk altında yaralar, erkeklerde genital bölge, kadınlarda daha çok göğüs bölgesinde ve çevresinde egzama benzeri kabuklu, kepekli yaralar meydana gelebiliyor.” dedi.

DHA’nın haberine göre, İstanbul üniversitesi Cerrahpaşa-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi ve Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zekayi Kutlubay, her yıl genellikle sadece kış aylarında belirli bir artış gösteren uyuz vakalarında, bu yıl farklı olarak ciddi bir patlama yaşandığını ve özellikle tedaviye rağmen iyileşmemiş dirençli hastalarla çok sık karşılaştıklarını söyledi.

Pandemi nedeniyle evlerde uzun süre bir arada vakit geçirmek zorunda kalan aile bireyleri arasındaki bulaşmaların da arttığına dikkat çeken Doç. Dr. Kutlubay, hali hazırdaki ilaçlara direnç gösteren vakalar nedeniyle çareyi geleneksel, yapma ilaçlara dönmekte bulduklarını söyledi.

Doç. Dr. Zekai Kutlubay

15 DAKİKALIK TEMAS YETERLİ

Doç. Dr. Kutlubay, uyuz parazitinin bulaşması için 15 dakika cilt ya da eşya temasının yeterli olduğuna değinerek, karantina nedeniyle aile içi temasların daha da arttığını belirtti.

Kutlubay, “Gerek bizim hastanemize, Cerrahpaşa Hastanesi’ne, gerek diğer hastanelerin dermatoloji polikliniklerine başvuran uyuz vakalarında ciddi bir artış olduğunu gözlüyoruz. Daha da önemlisi bu yıl farklı olarak, daha önce teşhis almış tedavi uygulanmış hastalarda tedaviye rağmen direnç gelişmiş oluyor ve mevcut ilaçlarla da tedavi edemiyoruz. 8-10 kez doktora gitmiş, doğru tanı konmuş ama piyasadaki ilaçlarla defalarca tedavi görüp kür sağlanamamış ve aile içinde herkese bulaştırmış vakalar halinde geliyorlar kliniğimize. Hatta bazen, tüm aile birden polikliniklerimize başvuruyor. Bu hastalık deriden ya da eşya temasıyla bulaşıyor. 15 dakika yeterli bulaşması için. Karantinadan dolayı insanlar kapalı alanlarda daha uzun süreler kalıyorlar. Bütün aile evde daha fazla vakit geçirdiği için de temas süresi artıyor. Bu da bulaşmanın aile bireyleri arasında çok kolaylıkla gerçekleşmesine neden oluyor. Bir kişi uyuzu kaptıysa ailedeki diğer fertlerin yakalanması da kaçınılmaz oluyor.” dedi.

“YAPMA İLAÇLARA DÖNÜŞ YAPTIK”

Evde uyuz tanısı alan bir kişi varsa belirtisi olsun olmasın aile diğer bireylerine de tedavi uygulanması gerektiğine işaret eden Doç. Dr. Kutlubay, “Verdiğimiz ilacın banyo sonrası hafif nemli vaziyetteyken çeneden aşağı bütün vücuda, ayak tabanı, ayak parmak araları da dahil sürülmesi gerekiyor. Eskiden 12 saat bekleme süresi önerirdik ancak direnç nedeniyle artık 24 saat kalması gerekiyor ilacın. 24 saat sonra hasta tekrar duş alıyor, kullandığı bütün yatak çarşaflarını, giysilerini vs, en az 60 derecelik sıcaklıktaki kaynatarak yıkaması gerekiyor. Bu arada bütün ev halkı ve temasta bulunan kişiler de aynı tedaviyi uygulamak zorunda. Bu Tedavinin 2-3 gün sonra tekrarlanması gerekiyor. Ama burada problem şu, özellikle son dönem gelen vakalarda, tedavide kullandığımız piyasadaki iki farklı uyuz ilacına da direnç söz konusu. Bize gelen hastalar bu ilaçları defalarca kullanmış olmasına rağmen tedavi görememiş oluyorlar. Biz de bu nedenle daha önce etkinliği kanıtlanmış, kükürt, katran vb içeren bazı yapma ilaçlara dönüş yaptık. Onunla beraber ağızdan alınması gereken uyuz ilaçları da var. Ancak onlar şu an Türkiye’de mevcut değil. Bazı hastalar yurt dışından getirtiyor eczanelerine” şeklinde konuştu.

“KOVİD VE UYUZ BELİRTİLERİ KARIŞTIRILABİLİR”

Bazı Kovid vakalarında, kaşıntı, kızarıklık, döküntü gibi dermatolojik belirtiler olabildiği için bazen uyuz belirtileriyle karıştırılabileceğine de değinen Doç. Dr. Kutlubay, şu uyarılarda bulundu:

“Kovid virütik bir enfeksiyon. Uyuz ise parazitin yol açtığı bir hastalık. Kovid’de tüm vücutta kaşıntı, kabarıklık, kurdeşen benzeri lezyonlar ya da yaralar oluşabiliyor. Ya da bütün vücut kızarıp kabarabiliyor. Aynı şekilde uyuzda da özellikle parmak aralarında küçük küçük su toplayan kabarcıklar ya da S şeklinde kırık çizgiler, el bileği içi civarında küçük sivilce benzeri kaşıntılı yaralar, koltuk altında yaralar, erkeklerde genital bölge, kadınlarda daha çok göğüs bölgesinde ve çevresinde egzama benzeri kabuklu, kepekli yaralar meydana gelebiliyor. Ama uyuzda ayırt edici bulgu gece kaşıntılarıdır. Hastayı gece uykusundan uyandıracak kadar şiddetli kaşıntılar olur. Kovid’de ise gece kaşıntısı olmaz. Gün içine yayılmış mutat kaşıntılar vardır.”

“SALGINA DÖNÜŞEBİLİR”

Yine ateşin yanı sıra kaşıntı, döküntü ve kızarıklıkla seyredebilen ve Kovid sonrası çocuklarda gelişen Mis-C sendromunda da uyuz ile benzer belirtiler görülebildiğine işaret eden Doç. Dr. Zekayi Kutlubay, sözlerini şöyle tamamladı:

“Çocuklarda Kovid sonrası gelişen Mis-C sendromunda daha çok ateş, vücudun belli bölgelerinde hedef benzeri kırmızımtırak döküntüler meydana gelebiliyor. Genel bir kaşıntı oluyor, uyuzdaki kadar çok şiddetli olmuyor kaşıntılar. Ayrıca çocuk ya da bebek uyuzlarında daha çok avuç içi ya da ayak tabanında sivilce benzeri su toplayan kabarcıklar tarzında belirtiler meydana gelebilir. Ayrıca yüzde, sivilce benzeri kaşıntılı lezyonlar, yaralar oluşabiliyor. Bu belirtilerle çocuk uyuzlarını Mis-C’den ayırt edebiliriz. Uyuzda, genellikle aile içinde başka kaşınan kişiler de olur ve daha çok onlardan çocuklara ya da bebeklere bulaşır. Bir ailede başka kaşınan da varsa zaten direkt uyuz tanısını koyabiliriz. Çocuklarda gece uykusundan uyandıracak kadar şiddetli kaşıntısı olur. Eğer uyuzu tam tedavi edemezsek, tüm vücutta yaygın kaşıntılara bağlı yaralar meydana gelebilir ve bu yaralardan da sekonder enfeksiyon dediğimiz bakteriyel enfeksiyon bulaşabilir. Vücutta bir enfeksiyon odağı oluşabilir, bu enfeksiyon kana karışabilir ki en korktuğumuz da budur. Ayrıca tedavi edilmedikçe parazit çoğalmaya devam eder bulaşmaya devam eder ve salgına dönüşme riski de artar. Bu da büyük bir sıkıntı.”

Kaynak Yeniçağ